top of page

Merhabalar...

  • Yazarın fotoğrafı: Dinçer Sivri
    Dinçer Sivri
  • 25 Haz 2019
  • 5 dakikada okunur

Bir sektör dergisinde sektöre naçizane bir katkıda bulunma dileğiyle, hayata geçmiş benim için önemli olan bir projemi sizlerle paylaşma keyfini yaşıyorum.


ree

Bu projenin kendimce anlamlı olmasını sağlayan belli sebepleri var. Bence bunlardan en önemlisi; müşteri yani kullanıcı ile tasarımcı arasındaki uyumun güzel bir örneğini ortaya koymasıdır. İnsana tasarım yapan tüm meslek gruplarında olduğu gibi tabii ki bir peyzaj mimari için de kullanıcının tasarım ve tasarımcı ile aynı yöne bakabilme yetisi, hayaldeki birliktelik ve beraberinde güven en önemli olgudur. Bu durum aslında butik anlayışın temeline oturur. İşte bu proje de butik anlayışın güzel bir sergisidir bence...

Bu projeye anlam katan bir diğer durum ise referansların olmamasıdır. Bu ne demek... Biz peyzaj mimarları genellikle herhangi bir mimari projenin beraberinde veya sonrasında hizmet veririz. Bu nedenle genellikle tasarımın başlangıcında tasarıma yön verecek birçok referans bilgiyle düşünmeye başlarız. Dahil olduğumuz konseptin tarzı, sınırlar, disipline edilmiş kot çözümleri vb. gibi... Fakat bu projede böyle bir durum geçerli değildi. Sınırları belli olmayan ham bir arazi... Tabii ki tasarım anlamında bu durumun getirdiği külfetin yanında sağladığı tasarım özgürlüğü ciddi bir avantaj da sağladı. Ayni zamanda da sektörün mesleğimiz ile ilgili ciddi bir yanılgısını da ortaya koyan bir proje...

Peki, nedir bu yanılgı?

Sektör genellikle bir peyzaj mimarinin iş tanımını, sert yapı ve zeminlerin dışında kalan toprak alanların yeşillendirilmesi olarak algılar. Hâlbuki bu çok eksik bir tanımlamadır. Tabii ki burada mesleğin uluslararası biraz da sıkıcı tanımlamalarını yapmayacağım. Ama genel bir çerçeve çizmek isterim... Bir peyzaj mimari diğer mimari meslek disiplinleri gibi insana yaşam alanı tasarlar. Başlangıç noktası da arazi plastiğidir. Yapıların arazide konumlanması, yapıların dahil olduğu veya olmadığı yapı dışındaki mekanların şekillenmesinde tasarıma ve ekolojik ilkelere dair söyleyecek sözü olan bir mesleki disiplindir. Bu genel çerçevenin türevi veya dışında olan daha birçok yanılgı da bulunmaktadır. Ama bunların tamamını bir yazıda toplamak eminim ki sizler ve benim için de oldukça sıkıcı olur. Konuya burada bir ara vererek görsellerdeki projemi anlatmak isterim.

Söz konusu proje Bursa/İznik’te, ilçe merkezine 7 km uzaklıkta bir köy sınırlarında, ilçeye ve İznik Gölü'ne yaklaşık 400 m rakım farkıyla tepeden bakan bir çiftlik evi... Toplamda 68.000 m2'lik arazi içerisinde konumlandırılmış 100 m2'lik doğal taş görünümlü konuk evi amaçlı betonarme yapı üzerine oturtulmuş 160 m2 kullanımlı kütük ev bulunmaktadır. Peyzaj tasarımının gerçekleştiği alan ise evin çevresindeki yaklaşık 5.500 m2'lik alandır. Arazinin geri kalan kısımları ceviz, meyve ve bağ yetiştiriciliğine yönelik tarımsal alanlar olarak planlanmıştır. Bu arada bir de müştemilat bulunmaktadır.

Aslında bu proje neredeyse tamamen doğaçlama gelişti ve tamamlandı dersem yanlış olmaz herhalde. Müşterim ile yine uygulamakta olduğum bir projem vesilesi ile tanıştık. İşin başlangıcındaki öngörüleri ve beklentileri sonunda vardığımız noktanın çok gerisindeydi. Hem hayal hem de bütçe anlamında… Eve varılacak bir yol, evin önünde belli bir çim alan, kaz ve ördeğin de yüzebileceği ufak bir doğal süs havuzu ve tabii ki bahçe biraz şenlensin diye dikilecek birkaç bitki… Başlangıçtaki çerçevemiz yaklaşık böyle idi…

Velhasıl süreç başladı, kurgulama da… Bizim işimizde tasarıma başlangıç, o mekanı yaşayacak kişilerden önce zihnimizde yaşamaktır… Kurguladığımız senaryo beklentileri ve ihtiyaçları ne denli karşılarsa ve ötesine geçerse başarı kaçınılmazdır.

Müşterime aklında olmayan yeni ve radikal bir fikirle gittim. Doğal havuz fikrini genişletebileceğimizden bahsettim. O zaman diliminde ülkemize henüz yeni gelmiş bir sistemden bahsettim. Biohavuz… Doğanın başarılı bir taklidi olan, neredeyse içme suyu kalitesine ulaşan bir su içerisinde tamamen doğal bir gölet içerisinde yüzebilme imkanını anlattım. Aslında bu sistem daha önce uygulamadığım benim için de yeni bir sistemdi. Fikri çok beğenmesi sonrasında ilgili firma ile bağlantıya geçtik ve aldığımız tatmin edici bilgiler sonucunda bu sistemde karar kıldık. Biohavuz artık tasarımın ana temasıydı…

Yazının bir bölümünde mesleğin tanımlamasını yaparken başlangıç noktamızın arazi plastiği olduğunu vurgulamıştım. İşte tam da o noktadaydık… Tasarımın ana öğesi olan havuzu nereye ve nasıl konumlandırmak gerekliydi… Arazinin eğimli olması bu anlamda bir avantajdı… Alan genelindeki yaklaşık 7-8m’lik kot farklılığının çözümü tasarımın ana çizgilerini oluşturdu.

Genellikle kişiler uygulanmış ve bitmiş bir peyzaj tasarımına baktıklarında ilk olarak veya sadece yeşilin veya diğer tasarım öğelerinin cazibesini görmelidirler. Doğru tasarımın temel noktası insan doğasına ve kullanımına en uygun mekanları ve bunlar arasındaki dolaşımı sağlamasıdır. Eğer siz tasarımcı olarak kullanıcıların mekanları zorlanmadan, gayriihtiyari, doğal hareketleri ile kullanmalarını sağlayabiliyorsanız tasarım doğru bir temele oturmuş sayılır. Bu projede bunu yakalayabildiğimi düşünüyorum.

Havuz tasarımından da biraz bahsetmek isterim. Dürüstçe söylemek gerekirse havuz tasarımını çözmek ve uygulamada istediğim doğallığı elde etmek benim için işin en ürkütücü kısmıydı. Malum, hepiniz mutlaka çevrenizde doğal sıfatı ile yapılmış, ama bir o kadar da doğallıktan uzak havuz görmüşsünüzdür. Uzunca bir süre uygulamada beklentim düzeyinde doğallığı verebilecek bir uygulama firması veya usta aramama rağmen bulamadım. Dolayısı ile iş başa düştü… On bir gün boyunca vinç yardımıyla kayaları dizmenin ne kadar sıkıcı olduğunu anlatamam size… Doğaya baktığınızda herhangi bir su öğesi gördüğünüzde ‘burada bunun ne işi var’ diye sormazsınız. Benim de yakalamak istediğim bu düzeydeki bir doğallıktı. Sonuç itibariyle üs kottaki doğal görünümündeki rejenerasyon havuzunda başlayan, kütük pergolaya ulaşmak için tasarlanmış mini köprünün altından geçen, devamında dereden akarak şelaleden 120 m2’lik yüzülebilir alana sahip havuza dökülen suyun hareketine ve zengin görselliğine zemin oluşturan toplamda yaklaşık 350 m2’lik alana yayılmış biohavuz sistemini hayata geçirebilmiş olduk. Bence fena da olmadı… Ha bu arada şelalenin arkasına geçebileceğiniz ve suyun akışını izleyebileceğiniz bir odacık da bulunmakta…

Kot çözümlemelerine dair istinat ve basamak sistemlerinin, havuz ve diğer sert zemin uygulamalarının bitmesi ile peyzajın iskeleti hayata geçmiş oldu. Tabii ki bu uzun bir süreç… Bu süreç içerisinde ‘e havuz yaptık, havuz katına hizmet eden duş/wc olmayacak mı?’, ‘e burası bir çiftlik evi, çeşmeler, köy fırını, pergolası, mangal alanı vs. olmayacak mı?’ gibi müşterim ile doğaçlama geliştirdiğimiz düşünceler fonksiyonları belirledi. Benim bu fonksiyonları belirlerken ve hayata geçirirken dikkat ettiğim en önemli husus, doğaya uygun tasarım ve malzeme seçimi oldu. Aynı zamanda da bir çiftlik evine yakışır olması… Şüphesiz bu tasarıma karakterini veren en baskın malzeme eski demiryolu traversleridir. Bu kadar kaba bir malzemenin bir o kadar ince bir işçilik ile işlenmesi ilgi çekici detay çözümlerini beraberinde getirmiştir ve ana temayı oluşturmuştur.

Bu çiftlik evi projesinde müşterimin de özlemini hissettiği doğallığı yakalamak esastı. Bitkisel tasarımında da bu esas yol gösterdi. Ama siz de taktir edersiniz ki doğada bu kadar disipline bir görüntü bulamazsınız. Buradaki amaç mekanı yaşayacak kişilere özellikle mevsimsel değişiklikleri de hissedebilecekleri doğadaki bitkisel ve ekolojik çeşitliliği sıkıştırılmış bir şekilde sunmaktır. Bunu yaparken de mekan duygusunun daha da vurgulanması, zaman içerisinde bitkilerdeki gelişim ve değişim, aynı zamanda bakım kolaylığı da sağlayacak temiz ve net bir görüntü bitkisel tasarımda dikkat edilmiş olan kriterlerdir. Tabii ki burada müşterinin veya daha da genellersek insanın bitkilerin ve diğer öğelerin oluşturduğu görsel efektin coşkulu ve biraz da sükseli olması isteği yadırganmaması gereken bir durumdur. Bu düşünceler çerçevesinde toplamda 6.500 ad. civarında bitkisel materyal kullanılmıştır.

Bu proje ile alakalı gerek tasarım, gerekse uygulama süreci ile ilgili daha sayfalarca bahiste bulunmak mümkün. Yaklaşık 3 yıllık benim ve müşterimin yoğun emeği sonucu böyle bir sonuç bana da müşterime de büyük keyif verdi. Doğal olarak şimdi bu süreç uzun değil mi diye soracaksınız. Aslında toplamda yaklaşık 7-8 aylık bir mesai harcandı. Ama projenin doğaçlama gelişimi, şehir merkezine uzaklığı, fiziksel koşulların zorluğu, projenin gelişimi doğrultusunda bütçenin de gelişmesi gibi birçok etken nedeniyle uygulamayı zamana yaydık.

Böyle bir dergide sizlerle bir projemi paylaşmaktan dolayı onur duydum. Bir sektör dergisi olması münasebetiyle mesleğim ile ilgili olabilecek belli yanlış algılara ve mesleğimin sınırlarına dair naçizane dokunuşlarda bulunmaya çalıştım. Umarım faydalı olabilmişimdir…

Doğru tasarımların hayatınıza ve işinize değer katması dileğiyle…

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page